Samsun Çocuk Diş Doktoru konusunda Uzm. Dt. İbrahim Şimşek Samsun Özel Çocuk Diş Kliniğinden randevu alabilirsiniz.
Pedodonti nedir?
Latince kökenli bir kelime olan Pedodonti, “çocuk dişleri” anlamına gelir. Pedodonti (Çocuk Diş Hekimliği), 0-12 yaş arası çocukların süt ve daimi dişlerinin sağlıklı olarak korunması ve tedavisidir.
Süt dişleri çoğunlukla doğumdan sonraki 6. ayda sürmeye başlar ve toplam 20 süt dişi 2,5 yaşına kadar tamamlanır. Süt dişleri, daimi dişlere göre yapısal ve anatomik farklılıklar göstermekte ve bu farklılıklar onları çürüğe ve aşınmaya karşı daha dirençsiz kılmaktadır. Bu süt dişlerinin en önemli fonksiyonu çocuğun beslenmesi olsa da aynı zamanda konuşma, estetik ve arkasından gelecek daimi dişler için yer tutma görevleri de vardır. Çürüğü bulunan süt dişleri çocukta beslenme esnasında ağrı ve buna bağlı yetersiz beslenmeyi getirirken aynı zamanda çürük süt dişleri boyut kaybına uğrayarak daimi dişler için yeterli yer tutamamaya başlar. Bu da ileride oluşabilecek yer darlığına davetiye çıkartabilmektedir.
6 yaşından itibaren daimi dişler sürmeye başlar ve 12 yaşına kadar olan bu dönemde ağız ortamında hem süt hem daimi dişler bulunmaktadır. Bu karışık dişlenme döneminde ağız ortamında eğer çürüklü süt dişleri var ise, daimi dişler için de çürük riski teşkil eder. Aynı zamanda yeni sürmüş daimi dişlerin tedavileri, olgun daimi dişlerden ayrılabilmekte, bu konu uzmanlık gerektirebilmektedir. Pedodontist, bebeklik döneminden itibaren çocukların hem ağız ve diş sağlığını hem de çene ve yüz gelişimini takip eder, ihtiyaca göre önleyici ve tedavi edici tüm tedavi ve koruyucu uygulamaları gerçekleştirir.
Pedodontist kimdir?
Diş Hekimliği Fakültelerinde 5 yıllık lisans eğitimlerinin tamamlanmasının ardından Diş Hekimliği Fakültesi Klinik Bilimlerine bağlı Pedodonti Anabilim Dalında uzmanlık ya da doktora eğitimi almış diş hekimlerine pedodontist ya da çocuk diş hekimi adı verilmektedir.
Pedodontistler neler yapar?
- Çocuklarda diş hekimi korkusu (dental fobi) oluşmamasını sağlarlar, çocuklar için diş tedavisini keyifli bir oyuna çevirirler.
- Çocuğun çürük risk grubunu belirleyerek kişiye özgü koruyucu programlar düzenler.
- Çocuklarda ağız-diş bakımı hakkında hem çocuğu hem aileyi bilgilendirir.
- Çocuğun beslenme alışkanlığını düzenler.
- Diş çürüğü oluşmadan uygulanabilecek koruyucu uygulamaları düzenler ve uygular. (Fissür Örtücü, Flor Uygulamaları)
- Süt ve genç daimi dişlerin restoratif ve endodontik tedavilerini yapar. (Dolgular, Kanal tedavileri, Ampütasyonlar)
- Çocuğun çene ve diş gelişiminin düzenli ilerlemesini kontrol ederler.
- Koruyucu ortodontik tedaviler yapar.
- Kötü ağız alışkanlıklarının durdurulmasına yönelik tedaviler yapar. (Parmak emme, Tırnak yeme, Kalem ısırma vs.)
- Süt dişlerinin çekimlerini ve gerekli ise yer tutucu ve çocuk protezi yapar.
- Çocuk dental bir travma yaşadıysa bununla ilgili takipleri ve tedavileri yürütür.
- Özel ilgi gerektiren çocukların diş tedavilerini ameliyathane şartlarında sedasyon ya da genel anestezi altında yapar.
İLK MUAYENEYE NASIL HAZIRLANMALIYIZ?
Çocuklarda ilk diş hekimi deneyiminin olumlu geçmesi için problemler başlamadan önlem alınmalıdır. Bu nedenle bebeklikte ilk diş sürmesini takip eden 1 yıl içinde muayene randevusu alınması önerilmektedir. Daha ileri dönemlerde diş hekimiyle tanışacak çocuk hastalarda ise bazı noktalara dikkat etmek gerekmektedir:
Diş hekimi muayenesi ile ilgili video, animasyon vb. izlemek, kitaplar okumak, evde oyuncaklarla diş sayma oyunu oynamak gibi etkinlikler hazırlanma aşamasında yardımcı olacaktır.
Randevu alırken çocuk hastaların daha dinç ve keyifli oldukları saatleri tercih etmek iş birliklerini kolaylaştıracaktır.
Ebeveynler kendi kaygılarını çocuklara yansıtacak davranışlardan kaçınmalı, olumsuz deneyimlerini çocuklarla paylaşmamalıdır. Aksine motive edici bir tutum sergilemelidirler fakat bunu yaparken tedavi ihtiyacı olan bir dişin her zaman ilk randevuda çözüme kavuşamayabileceğinin bilincinde olmalı ve çocuk üzerinde baskıcı olmamalıdırlar.
Ebeveynler, korkutma amaçlı olarak çocukları “diş hekimine götürme” veya “iğne yaptırma” ile tehdit etmemelidirler. Bu tür davranışlar ne yazık ki önyargı ve kaygıyı artırmaktadır.
Bebeğimin ilk diş muayenesini ne zaman yaptırmalıyım?
Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation-WHO) ve Amerikan Pediatrik Diş Hekimleri Birliği ilk diş hekimi muayenesinin ilk diş çıktıktan sonra yapılmasını (genellikle 6 ay – 1 yaş arasında) önermektedir.
Bir yaş muayene için çok erken değil mi?
Pediatrik diş hekimlerinin öncelikli görevi; çocuklarınızı diş çürüklerinden korumaktır. Erken yaşta yapılan bu ilk muayenede amaç; sizlere bebeğinizin dişlerinin çürümesini önlemek için neler yapmanız gerektiğini göstermek ve düzenli aralıklarla sizi kontrollere çağırarak diş sağlığını kontrol etmektir.
İlk diş hekimi muayenesinden önce dikkat etmemiz gerekenler nelerdir?
Tedavi öncesinde yapılmasından çok yapılmaması gerekenler daha büyük önem taşımaktadır.
- Tedavi öncesinde çocuğunuza “korkma, hiç acımayacak” gibi cümleler kurmayın. Bu tür cümleler çocukların bilinçaltında acıyabileceği fikrini doğurabilir.
Çocuğunuza diş randevusundan sonra hediye ile ödüllendirmeyin. Ödüllendirme çocuğunuzun işlemi zor bir işlem olarak algılamasına neden olur.
Çocuğunuza geçmişteki diş hekimi koltuğundaki iyi veya kötü deneyimlerinizden bahsetmemeniz daha yararlı olacaktır. - Çocuğunuza; eğer doktora gitmezse dişlerinin daha çok çürüyeceği ve sonrasında iğne yapılıp çekilmek zorunda kalabileceği gibi korkutucu cümleler kurmayın. Çünkü tüm bu korkuttuğunuz işlemler bir gün çocuğunuzun gerek duyabileceği tedaviler olabilir.
- Diş hekiminin dişlerine bakmaktan başka hiçbir şey yapmayacağı konusunda da çocuğunuza söz vermeyin. Bırakın çocuğunuz ve hekimi ilk randevu için yapılacaklara beraber karar versinler.
İlk çocuk diş hekimi ziyaretinde neler yapılır?
Pedodontistlerin ilk diş muayenesindeki amacı; ayna ve ışık yardımıyla çocuğun tüm dişlerine bakarak var olan sorunları ve tedavi alternatiflerini ailesiyle paylaşmak, en önemlisi de beslenme ve koruyucu uygulamalar hakkında ebeveynleri bilgilendirmektir. Bu işlemleri yaparken kullanılan tüm el aletleri çocuğunuza anlatılır, ne işe yaradıklarını gösterilir ve bazı aletleri onların kullanmasına izin verilebilir. Pedodontistlerin bu yaklaşımı diş hekimi fobisi kırılmaya çalışılır.
Çocuğumu tedavi seanslarına getirirken neler yapmalıyım?
- Çocuğunuzu tedavi randevularına özellikle anne-baba olarak sizlerin getirmesini tercih ediyoruz.
- Çocuğunuzu tedavi randevusuna aksi söylenmediği sürece mutlaka tok getiriniz.
- Diş tedavilerini çok uyumlu olarak yaptıran çocuklar, yoruldukları ve sıkıldıkları zaman bir anda çok uyumsuz olabilirler. Bu durum, sonraki randevularını da olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle çocuklarınıza ve hekiminize daha çok işlem yapılması yönünde ısrar etmeyin.
- Çocuğunuz tedavi olurken ona “acıyor mu? yoruldun mu?” gibi motivasyonlarını bozabilecek sorular yöneltmeyin.
Yerel Fluorid (Flor) Uygulaması Nedir?
Fluorid diş minesini güçlendiren, çürük yapıcı bakterilerin yapısını bozan ve öğünler sonrası oluşan asit ataklarına karşı diş minesinden mineral kaybını engelleyen doğal bir bileşiktir. Yerel fluorid uygulaması koruyucu bir tedavi olup, jel kıvamında yüksek düzeyde fluorid içeren bir preparatın diş yüzeylerine fırça ile uygulanmasını ifade etmektedir.
Çocuğumun fluorid uygulamasına ihtiyacı var mı?
Çocuk diş hekimi muayenesinde hastanın yaşı, çürük sayısı ve yeni çürük oluşturma riski, beslenme biçimi gibi etkenler göz önünde bulundurularak fluorid tedavisinin gerekliliğine ve uygulama sıklığına karar verilmektedir.
Fluorid uygulaması güvenli midir?
Muayenehane koşullarında ve düzenli olarak yapılan fluorid uygulaması tamamen güvenlidir ve koruyuculuğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Fluor uygulamasının amacı nedir?
Mine’nin yapı taşını fluor ile güçlendirerek diş yapısını çürüklere karşı daha dirençli hale getirmek amaçlanır.
Hangi dişlere fluor uygulaması yapılır?
Fluor jel uygulaması tüm dişlerin tüm yüzeylerine uygulanır.
Fluor jel kimyasal mıdır, yan etkisi var mı?
Doğru şekilde uyguladığında hiçbir yan etkisi yoktur.
Fluor jel uygulaması ne kadar süre etkili?
Fluor jel uygulaması çocuğunuzun bulunduğu çürük risk grubuna göre 4 ile 6 ay etkilidir. Bu sürelerin sonunda tekrarlanması gerekir. Böylece belli bir süre sonunda, her yeni gelen diş gurubuna gerekli miktarda fluoru depolanmış olacaktır.
Fluor uygulaması nasıl yapılır?
Fulor jel uygulamasında, özel olarak hazırlanmış fluor preparatlarını tükürükten arındırılmış diş yüzeylerine özel fırçası yardımıyla sürülür.
Fluor uygulaması ne kadar sürer?
Fluor uygulaması yaklaşık 5 dakika süren oldukça basit bir koruyucu tedavidir.
Fluor jel uygulaması sonrasında nelere dikkat etmek gerekir?
Uygulama sonrasında 1 saat yeme içme yapılmaz. 24 saat ise süt ve süt ürünleri tüketilmez. Dondurma ve çikolata dâhil.
Süt ürünleri tüketilirse ne olur?
Uygulamanın etkisi zayıflar. Çocuğunuza bir zarar vermez.
Fluor uygulaması yaptırmazsak ne olur?
Çürüğe karşı koruyucu, diş yapısını güçlendirici bir uygulamadan mahrum kalmış olur.
Fissür ne demektir?
Süt ve daimi azı dişlerimizin çiğneyici yüzeylerindeki girinti ve oluklara ”fissür” denir. Bu bölgeler hem arka grup dişler olması ile hem de temizlenmesi zor ve yiyecek birikimi yüksek alanlar olduğundan, çürüğe en elverişli diş bölgeleridir.
Fissür Örtücü nedir?
Fissür dediğimiz bu girinti ve olukların jel gibi bir materyalle doldurulup özel ışıkla sertleştirilmesi işlemidir. Bir çeşit dolgudur. Koruyucu tedavi olarak geçer.
Hangi dişlere yapılabilir?
Süt azı dişlerine, daimi küçük azı ve büyük azı dişlerine yapılabilir.
Kaç yaşından itibaren uygulanabilir?
3 yaşından itibaren (bütün süt dişlerinin sürmüş olduğu yaş) uygulanabilir.
Kalıcılığı ne kadardır? Tekrar yaptırmak gerekir mi?
Süt dişlerine yapılanlar dişler düşene kadar kalır. Daimi dişlere yapılan uygulamalarda aşınmalar minik kırılmalar harici süresiz kullanımı mümkündür. Düzenli kontrollerde; aşınma, minik kırıklar, düşmeler hekim tarafından düzeltilir veya yenilenir.
Zor bir tedavi midir? Çocuklar tarafından tolare edilebilirliği nedir?
Ağrı, acı olmadığından ve çoğu zaman dişlerden mekanik aşındırma bile yapılmadığından oldukça kolay bir tedavidir. İşlem süresi kısadır. Küçük çocuklara bile çok rahatlıkla uygulanabilir.
Pahalı bir tedavi midir?
Fissür örtücüler normal dolgulara oranla daha az maliyetli işlemlerdir. Koruyucu ve önleyici bir tedavi olduğundan ilerde oluşabilecek diş sorunlarını önleyebileceği için de uygun maliyetli bir tedavi seçeneğidir.
Kuron uygulaması nedir?
Halk arasında kaplama olarak bilinen kuron uygulamaları, çok fazla madde kaybı olan, birden fazla yüzeyinde çürük bulunan ya da yapısal olarak güçsüz olan dişlerde tercih edilen, tüm dişi şapka gibi saran bir uygulamadır.
Süt dişlerine uygulanabilir mi?
Süt dişleri için özel üretilen prefabrike (hazır) kuronlar vardır. Zamanla gelişmekle beraber 1950’lerden beri çocuklara uygulanmaktadır. Dişte gerekli hazırlık yapıldıktan sonra hem azı hem de kesici dişlere kuron uygulanabilmektedir. Prefababrike oldukları için herhangi bir ölçü işlemine gerek duyulmadan kısa süre içinde uygulanabilmektedir.
Dolguya göre ne gibi avantajları vardır?
Kanal tedavisi, amputasyon gibi işlemler görmüş madde kaybı çok olan dişlerde uygulandığında dolguya göre çok daha uzun ömürlüdür. Doğal dişi taklit ettiği için diğer dişlerin kontakt noktaları ile daha uyumludur. Çiğneme sırasında fonksiyon görür. Daha sağlamdır. Doku dostu metallerden üretilmişlerdir. Dişi tümü ile sardıklarından dişin başka bir yüzeyinden çürümesi gibi bir sorunla karşılaşılmamaktadır.
Süt dişi sallanıp düşecek, peki kuronlar?
Kuronlar dişlerin üstüne yapıştırıldığı için, dişlerin düşme zamanları geldiğinde dişle beraber düşecektir. Ayrıca bir işlem uygulanmasına gerek yoktur.
Hangi durumlarda kuron uygulanır?
- Çürük süt ve kalıcı dişlere amputasyon ya da kanal tedavisi yapıldıktan sonra diş dolgusu yerine,
- Biberon çürüğünün (erken çocukluk çağı çürükleri) tedavisinde,
- Travma ile oluşan kırıkların tedavisinde,
- Süt dişi altındaki sürekli dişlerdeki germ eksikliği olduğu durumlarda,
- Genetik ya da çevresel faktörlerin sebep olduğu defektli dişlerin tedavisinde,
- MIH’ lı dişlerin tedavisinde,
- Atrisyon, abrazyon ya da erozyon nedeni ile madde kaybına uğramış dişleri korumak ve restore etmek amacı ile
Süt dişleri için tek çeşit kuron mu vardır ?
Hayır! Hem materyal hem marka hem görünüm olarak onlarca çeşit kuron vardır. Çocuk diş hekimliğinde en sıklıkla kullanılan kuronlar:
Paslanmaz çelik kuron: En eski, dünyada en sık kullanılan, en dayanıklı kuron çeşididir. Uygulaması kısa sürer. Metal olduğu için gri renklidir. Bu nedenle arka dişlerde sıklıkla kullanılmaktadır.
Zirkonyum kuronlar: Son yıllarda, diş tedavilerinde estetik beklentinin artması ile doğal diş renkli zirkonyum kuronlar kullanılmaya başlanmıştır. Hem kesici hem azı dişlerinde tercih edilmektedir. Ağız dokuları ile uyumu mükemmeldir.
Yer Tutucu Nedir?
Yer tutucu, çocuklarda kullanılan bir yöntemdir. Çeşitli nedenlerle süt dişi kaybı meydana gelir. Yeri boş kalan diş zemini çevresine tutucu adı verilen nesne yerleştirilir. Böylece yandaki dişlerin boşluğa kayması engellenmiş olur.
Yer Tutucu Çeşitleri
Sabit Yer Tutucu Apareyler
Sabit yer tutucular, hareket etmeyen, yapıştırıcı ile monte edilen metal tutucudur. Sadece hekim tarafından takılıp çıkarılabilir.
Hareketli Yer Tutucu Apareyler
Hareketli yer tutucular, sabit tutucular gibi hekim tarafından takılmasına ve çıkarılmasına gerek kalmadan kullanılır. Temizliği ve bakımı da daha rahat yapılabilir.
Hareketli yer tutucular, istenilen zamanda takılır ve çıkarılabilir.
Her Süt Dişi Kaybında Yer Tutucu Gerekli midir?
Zamanından önce kaybedilen süt dişin altındaki daimi dişte kök oluşumu yarıyı geçmiş ise yer tutucuya ihtiyaç duyulmayabilir. Yine kapanış ilişkisine göre diş hekiminin yer tutucuyu gerekli görmediği durumlar olabilir.
Yer Tutucu Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
- Yer tutucu kullanan çocukların ağız ve diş temizliğine özen göstermesi gerekir. Aksi halde bu aparey etrafında biriken besin yeni çürükler oluşturabilir.
- İlk kullanılmaya başlanıldığı zamanlarda ağız içi yaraları gibi sorunlar oluşursa derhal hekime başvurulmalıdır.
- Her gün düzenli olarak kullanılması önemlidir. Kullanıma ara verilmesi durumunda aparey ile ağız içi uyumu sekteye uğrayabilir.
- Uyku öncesinde çıkarılarak temizlenmeli ve su içinde muhafaza edilmelidir. Uzun süre kuru kalırsa ağız ile uyumunu kaybeder.
Yer Tutucu Apareyler Ne Kadar Süre Kullanılır?
Erken kayıp süt dişleri için daha uzun zaman kullanılabilir. Daimi dişler yerine çıkana kadar yer tutucu aparey kullanılmalıdır. Erken kayıplarda yaş ilerlediği için çene yapısı büyür ve gelişir. Dolayısıyla yer tutucu dişe küçük gelebilir, mesafesi kısalabilir, genişleme veya daralma yaşanabilir. Bu gibi durumlarda hemen hekime gitmeniz gerekir. Yeni yer tutucu aparey yaptırılır.
Yer Tutucu Takıldıktan Sonra Dikkat Edilecekler;
Yer tutucular takıldıktan sonra dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bunlara dikkat edilmediği takdirde yer tutucu kullanımında sorun yaşanabilir.
- Yer tutucular, el ya da dil ile ittirilip yerinden oynatılmamalıdır.
- Takılan dişlere zarar vermemesi için diş çevresi iyice dezenfekte edilmelidir.
- Sabit yer tutucular hekim kontrolünde çıkarılır. Ancak hareketli yer tutucuları yemek yerken çıkarmanız yeterlidir.
- Kırılma, gerilme gibi durumlarda beklemeden değiştirilmelidir.
- Düzenli olarak dişler fırçalanmalıdır.
- 6 ayda bir diş kontrolü yapılmalıdır.
Yer Tutucu Aparey Faydaları
- Yer tutucu aparey kullanımı çocukların diş gelişimi ve sağlıklı çiğneme fonksiyonlarını yerine getirmesi için önemlidir.
- Erken kaybedilen süt dişleri, yerinde boşluk bırakır. Bu boşluk alan korunmazsa yan dişler boşluğa kayar.
- Böylece çıkacak sabit dişin alanı daralır. Çıkması gereken yerden farklı bir alana kayar. Bu da çapraşık diş diziminin oluşumuna neden olur.
- Yer tutucu aparey bu oluşumu engeller.
- Dişlerin dizilimi normal seviyede kılar.
- Daimi dişlerin zarar görmesini engeller.
- Süt dişlerinin en önemli fonksiyonlarından biri, sürmelerine kadar altlarında bulunan daimi dişlerin yerlerini korumaktır. Süt dişlerin dökülüp daimi dişlerin çıkması çok hassas bir süreçtir ve bu süreçte yapılacak yanlış bir müdahale ileride ciddi boyutlarda ortodonti sorunlarına sebep olmaktadır. Bu sebeple süt dişlerinin korunması, çürüklerin önüne geçilmesi, erken kayıp yaşanması durumunda ise yerlerinin korunması özellikle diş estetiği açısından oldukça mühimdir.
Frenektomi Nedir?
Dil ve dudak bağı normal olarak herkeste bulunan, dilin ağız tabanına ve dudağın diş etine tutunmasını sağlayan yumuşak doku bağlantılarıdır. Bunların normalden kısa ve kalın olması ise çeşitli sorunlar doğurabilir.
Dilin ağız tabanına kısa ve kalın bir bantla bağlanmış olması, dilin hareketlerinin kısıtlanmasına neden olabilmektedir. Dilin ağız tabanına tamamen yapışık olduğu ciddi durumlar olabildiği gibi, herhangi bir sıkıntı ve kısıtlılık yaratmadığı durumlar da olabilir. Dil bağı bazen bebeklikten çocukluk dönemine geçişte gerileyip normal boyuta gelebilir.
Yeni doğanlarda dil hareket ettirilemediği için emme ve beslenme problemlerine neden olabilen dil bağı; daha ileri yaşlarda konuşma bozukluklarına, ortodontik problemlere, alt ön dişlerde aralanma ve dişeti problemlerine neden olabilmektedir.
Dudak bağı ise bebekte emme ve beslenme problemlerine neden olabilir, daha ileri yaşlarda, üst ön dişlerin sürmesinde sorunlara ve dişler arasında boşluk oluşmasına neden olabilir.
Dil bağının kısa olduğu nasıl fark edilir?
Dil bağının kısa ya da kalın olduğu durumlarda genellikle dilde hareket kısıtlılığı görülmekte ve dil dışarı çıkarılırken dil ucu “kalp” ya da “v” şeklini almaktadır. Daha ileri durumlarda, dil damağa doğru yukarı kaldırılamayabilir, dışarı çıkarılamayabilir ve dudaklara ulaşamayabilir. Bununda günlük hayattaki karşılığı çocuklarda dondurma yalamadaki yetersizlik olabilir.
Muayene sırasında dilin hareket kısıtlılığı göz önüne alınmakta, konuşma değerlendirilmekte ve bazı harfler kontrol edilmektedir. Söylenmekte en çok zorlanılan harfler genellikle “s” ve “r” harfleridir.
Yeni doğanlarda ise bebeğin ağız ve dil yapısı muayene edilmektedir.
Dudak Bağının Kısa Olduğu Nasıl Fark edilir?
Dudak bağı ise üst ön iki diş arasında kalın bir bant şeklinde görünür. Çocuklar bazen diş fırçasını bu bölgeye değdirmekten çekinebilirler.
Frenektomi Tedavisi Nedir?
Dil bağının tedavi edilmesindeki en önemli sebep hareket kısıtlılığına bağlı konuşma bozukluklarıdır.
Dil bağının tedavisi, cerrahi olarak bağın kesilmesi ya da lazerle dokunun kaldırılması şeklindedir.
Dil ve dudak bağının lazer ile tedavisinde anesteziye ihtiyaç duyulmadan, sadece topikal anesteziyle ağrısız ve kanamasız bir şekilde doku alınabilmektedir ve işlem sonrasında dikiş atılmasına gerek olmamaktadır. Lazerle tedavi geleneksel yöntemlere göre daha konforludur, tedavi sırasında ve sonrasında daha az ağrı ve daha az beslenme, konuşma komplikasyonları görülmektedir. İyileşme de geleneksel yöntemlere göre daha hızlı bir şekilde olmaktadır. Konuşma ve harflerin doğru söylenebilmesi genellikle kendiliğinden düzelmektedir. İyileşme sürecinde, öncesinde hasta ile birlikte çalışılan dil egzersizleri yapılmalı, gerekli durumlarda bir konuşma terapistine danışılmalıdır.
Frenektomi Tedavi Zamanlaması Nasıl Olmalı?
Dil bağının kısa, kalın ya da yapışık olduğu fark edildikten sonra en kısa zamanda alınmasını önermekteyiz. Böylece dilde yapısal değişiklikler, beslenme ve yutma problemleri, diş ve diş eti problemleri, konuşma problemleri ortaya çıkmadan ya da ciddileşmeden önlenebilmektedir.
Dil bağının alınması için herhangi bir yaşı beklemeye gerek yoktur. 4-5 yaş civarı bebek yutkunmasının bırakıldığı ve konuşmaya başlama ve harfleri tam olarak çıkarabilme dönemi göz önüne alındığında bu yaş aralığı idealdir.
Dudak bağının alınması için en az 10 yaşına kadar hasta takip edilmeli ve üst köpek dişlerinin çıkması beklenmelidir. Çünkü çok erken yapılan dudak bağının alınması skar dokusu oluşmasına sebep olabilir. Bu yapı, daha sonra yapılacak diestema kapatılmasına engel teşkil edebilir. Üst ön dişler arasındaki boşluk köpek dişlerinin sürmesine rağmen kapanmadıysa o zaman bağın alınmasına kesin olarak karar verilir.
Diş Çürükleri Nasıl Oluşur?
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluştururlar. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve diş çürüğünün başlamasına neden olmaktadırlar.
Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Diş çürükleri mutlaka ihmal edilmeden ve ilerlemeden tedavi edilmelidir. Süt dişleri geçici bir dönem ağızda bulundukları için anne ve babalar tarafından genellikle nasıl olsa bu dişler değişecek düşüncesi ile pek önemsenmez. Ancak unutulmamalıdır ki süt dişlerindeki çürükler, daha sonra gelecek kalıcı dişlerin gelişimlerini etkileyerek gerilerine zarar verebilirler.Çocuklarda 6 yaşında ilk kalıcı dişlerin sürmesi ile başlayan ve yaklaşık 12 yaşında tüm süt dişlerinin düşmesi ile tamamlanan dönem karışık dişlenme dönemi olarak adlandırılır. 6 yaş çocukların henüz ağız hijyenini çok iyi sağlayamadıkları bir yaştır, buna rağmen çocukların ağzında ömür boyu kullanacakları ilk daimi dişleri ağızdadır. Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu ve beslenme bozukluğuna yol açar. Zamanında tedavi edilmeyen çürük dişler çekilmek zorunda kalır ve ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk, çekilmedikleri zaman da genel sağlık problemlerine (romatizma, kalp rahatsızlıkları,…) sebep olacaktır.
Çocuklarda Diş Çürüklerinin Nedenleri ve Tedavisi
Çürüğe Ne Sebep Olur?
Çocuğunuzun ağzındaki bakteriler doğal olarak oluşur ve plak adı verilen yapışkan bir madde oluşturur. Bu plak, dişlerini kaplayabilir ve çocuğunuz yemek yedikçe plaktaki bakteriler asit oluşturur. Bu asit ise sert diş minesini aşındırarak çürüklere neden olur. Şekerli ve nişastalı gıdaların fazla tüketimi ve sonrasında yetersiz diş fırçalama çürük oluşumunu arttırır. Sebze, meyve, süt, peynir gibi vitamin, mineral yönünden zengin besinlerin beslenme düzeninde daha çok yer almasına dikkat edilmeli. Çocuklar, doğru fırçalama ile etkili bir ağız diş sağlığına kavuşmak için yeterli el becerisine sahip olmadıkları için mutlaka ebeveyn kontrolünde olmalı ve yardım almalıdırlar.
Çürük Belirtileri Nelerdir?
Çocuğunuzda diş hassasiyeti, ağrı veya kalıcı ağız kokusu varsa dişlerinde çürük olabilir. Çürüğü bazen tebeşirimsi beyaz bir yama veya dişin koyu lekesi olarak görebilirsiniz. Çocuklar genellikle, diş çürüğünün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamaz ve ağrı ancak dayanılamayacak düzeye geldiğinde fark ve şikayet ederler. Bu durumda çürük artık ilerlemiş olup, çocuk ilk diş hekimi ziyaretini şiddetli ağrı ve endişe ile gerçekleştirmiş olur ki bu durum gerek diş hekimleri gerekse anne babalar için oldukça zor bir sürecin başlangıcı olur.
Çocuklarda Diş Çürüğünün Önlenmesi
Çürük önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada bu deneyimi yaşamayan çok az insan vardır. Çocuklar ağız diş sağlığına yeterince dikkat edemeseler de ağız bakım alışkanlığını geliştirmek, ailenin tutumu, kararlılık ve düzenli pedodontist kontrolleri ile kolay ve etkili bir şekilde sağlanabilir. Süt dişleri kalıcı dişlere oranla daha çok organik madde içerirler, bu nedenle daha kolay ve hızlı çürürler. Bakteri ve şekeri ağızdan uzaklaştırarak çürükten korunmanın en temel yolu diş fırçalamaktır. Çürük oluşumunda beslenme alışkanlıkları kadar gıda artıklarının ağızda kaldığı süre de önemlidir. Gün içinde her gıda tüketiminden sonra diş fırçalama imkanı bulunmasada en azından çalkalamak, bu da mümkün değil ise su içmek iyi bir tedbir olacaktır.Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra anne ve babanın kontrolü önemlidir.
Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı ya da ilaç henüz geliştirilememiştir. Ancak çürük sayısını, dişleri koruyarak ve güçlendirerek azaltmaya yönelik bazı dolgu malzemeleri günümüzde kullanılmaktadır. Bunlardan en yaygın kullanımı olan fissür örtücü denilen malzemedir. Diş çürükleri genellikle azı ve küçük azı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde bulunan fissür adı verilen oluklarda başlar. Fissür örtücüler, bu olukların üzerini kapatarak, o bölgeye mikrop, yemek artıklarının sızmasını engelleyip çürük başlamasını önlemiş olur. Fissür örtücüler aynı zamanda içerdikleri florid iyonu ile dişlerin yapılarının kuvvetlendirilmesine de katkı da bulunur. Bu işlem, tüm süt azılarına, 6 yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçük azı dişlerine, aynı zaman da yetişkinlerde yüksek çürük risk grubunda yer alan kişilere de uygulanabilir.
Çürüğü engellemenin başka bir yolu da tropikal fluorid uygulaması ile dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır. Fluorid dişlerin çürümesini önleyen, dişlerin yapısını kuvvetlendiren bir elementtir. Fluorid diş macunlarının içinde bulunduğu gibi bazı besin maddelerinde de bulunur. Fakat çocuklar çoğu zaman dişlerini fırçalarken diş macununu yuttukları için çocuk macunlarında fluorid ya bulunmaz yada çok düşük miktarlarda bulunur. Dolayısı ile çocuklar dişlerinin çürüğe karşı direnç kazanabilmeleri için yeterli fluorid alamamış olurlar. İşte böyle durumlar için profesyonel topikal florid uygulamaları yapılmaktadır. Profesyonel topikal fluorid uygulaması sadece diş hekimleri tarafından kullanılabilen bir yöntemidir. Topikal fluorid uygulaması yalnız dişleri çürümeye meyilli çocuklarda değil tüm çocuklarda güvenle uygulanır. Bu sayede yeterli miktarda fluorid dişler üzerine depolanır ve dişlerin yapısı güçlendirilerek çürüğe karşı dirençli olur.
Çocuğumun Dişleri Renklendi!
Diş renklenmeleri kalıcı dişlerde veya süt dişlerinde görülebilmektedir. Özellikle ön dişlerdeki renklenmeler hem ebeveynlerde hem de çocuklarda estetik kaygıya sebep olmaktadır. Günümüzde çocuk ve ergenlerde görsel algının giderek artması sebebiyle kimi zaman psikolojilerinin olumsuz etkilenmesine, özgüven eksikliğine ve sosyal çevreden soyutlanmalara neden olabilmektedir. Renklenmeler kahverengi – siyah, sarı – turuncu, veya yeşil – gri renklerde görülebilir. Zaman zaman çürük görüntüsü ile karıştırılabilen bu renklenmelerin sebebinin belirlenmesi, tedavisi ve gerekli önlemlerin alınması konusunda en kısa zamanda bir çocuk diş hekimliği uzmanına danışılmalıdır.
Dişlerde renklenmeler neden olur?
Renklenmelerin pek çok nedeni olabilmekle beraber en sık rastlanan nedenler; ağız hijyeninin yetersiz olması, demir ilaçlarının kullanımı ve bazı renk veren bakterilerin ağız içinde artmasıdır.
Siyah – kahverengi renklenmeler neden olur?
Çocuklarda en sık rastlanılan renklenmelerdir. Ülkemizde 5 ila 13 yaş arası çocuklarda yapılan çalışmalarda bu tip renklenmelerin görülme sıklığı yaklaşık olarak %17 olarak hesaplanmıştır. Yani okul çağındaki yaklaşık her beş çocuktan birinde bu durum gözlenmektedir. Genel olarak diş etlerine yakın bölgelerde, diş etine paralel şekilde, noktasal veya bant formunda görülmektedir. Sıklıkla tükürüğün yıkayıcı etkisinden faydalanamayan üst ön dişlerde görülür. Renk veren bakterilerin ağız içindeki artışına bağlı olarak görülmektedir. Bu bakteriler kromojen bakteri olarak adlandırılmaktadır. Kromojen bakterilerin ürettiği kimyasallar tükürük ya da diş eti sıvısının içeriğindeki demir ile birleştiği taktirde bu tip renklenmeler meydana gelmektedir. Dolayısı ile demir içeren ilaçların kullanımı renklenme görülme ihtimalini artırmaktadır. Yapılan çalışmalara göre renklenme görülen çocuklarda
Gri – yeşil renklenmeler neden olur?
Gri, kahverengi veya yeşil renklerde görülebilen bu tip diş renklenmelerine genellikle üst çene ön süt dişlerinde rastlanılmaktadır. Erkeklerde kızlardan iki kat daha fazla görülen bu tip renklenmenin sebebi, süt dişlerinin sürmesi esnasında diş yüzeylerinde kalan doku artıklarıdır. Diş yüzeylerini saran ve Nasmyth zarı adı verilen bu yapının zamanla parçalanarak diş yüzeyinden tamamen uzaklaşmadığı durumlarda, kromojen bakterilerin bölgede üremesi sonucunda bu tip renklenmeler meydana gelmektedir.
Sarı – turuncu renklenmeler neden olur?
Ağız hijyeninin yetersiz olduğu durumlarda, diş etine yakın bölgelerde görülen renklenme tipidir. Üst veya alt ön dişlerde daha sık gözlenmektedir. Beslenme bozukluğu olan çocuklarda genellikle bu tip renklenmeye rastlanılmaktadır.
Diş renklenmeleri nasıl tedavi edilir?
Dış kaynaklı renklenmelerin nedeni ve türü belirlendikten sonra tedavisi yapılabilir. Genellikle fluorid içeren patlarla detaylı bir temizleme (politür) ile renklenmeler giderilebilmektedir. Bazı durumlarda ultrasonik temizleme cihazlarına da başvurulabilir. Ancak tedavinin etkili olabilmesi için devamında günlük ağız bakımına özen gösterilmelidir. Renklenmeye neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması için gerekli öneriler hekiminizce ayrıntılı şekilde verilecektir.
Nasıl önlem alabilirim?
İlk olarak çocuğun ağız hijyeni en iyi şekilde sağlanmalıdır. Kontrol muayenelerinde, yaşlara göre ağız bakımının ne şekilde yapılacağının bilgisi ayrıntılı şekilde verilecektir.
Ebeveynlerden veya kardeşlerden bakteriyel geçişin olmaması için yeme-içmede ortak eşyalar kullanılmamalı, emzik veya biberonun hijyenine dikkat edilmelidir. Çocuğun dudaktan öpülmesi gibi alışkanlıklar da renklenme yapan bu bakterilerin bulaşmasına neden olacaktır.
Demir preparatları sebebiyle oluşan renklenmelerin tekrar oluşmaması için ilaç verildikten hemen sonra su içirilmeli veya ağız çalkatılmalı, ardından dişler fırçalanmalıdır. Hekiminiz ile görüşüp, ilacın değişiminin mümkün olup olmadığı danışılabilir.
Renklenme mi, çürük mü?
Özellikle siyah renklenmelerde bu iki durumun görüntüsü sıklıkla birbiriyle karıştırılabilmektedir. Özellikle hassasiyet veya ağrı söz konusu olduğunda en kısa sürede bir çocuk diş hekimliği uzmanına başvurmanız gerekmektedir. Çürük tedavisi gereken durumlar söz konusu olabilir.
Peki dişin içindeki renklenmeler için ne yapılmalı?
Bahsettiğimiz dış kaynaklı renklenmeler dışında, kimi zaman dişin iç yapısında da farklı renklenmeler görebilmekteyiz. Bu renklenmeler kullanılan ilaca (özellikle tetrasiklin), yüksek oranda fluor alımına, genetik rahatsızlıklara veya başka sebeplere bağlı olarak gelişebilmektedir. Tanı ve tedavi amaçlı ayrıntılı muayene gereklidir.
Diş Gıcırdatma (Bruksizm) nedir?
Tıp dilinde bruksizm olarak adlandırılan diş gıcırdatma, genellikle uyku sırasında dişleri farkında olmadan sıkarak veya birbirine sürterek yapılan bir eylemdir. Çocukların uyku sırasında, hatta bazı durumlarda gün içinde de dişlerini gıcırdatması, anne-babalar için endişe konusu haline gelebilmektedir.
Çocuklarda diş gıcırdatma neden olur?
Süt dişlerinin düşüp, kalıcı dişlerin sürdüğü dönemlerde çocukların çok şiddetli olmayan düzeyde diş gıcırdatması normal olarak kabul edilir. Özellikle süt köpek dişlerinin ve süt azı dişlerinin çiğneme yüzeylerindeki hafif aşınmalar, çenelerin de büyümesiyle birlikte yeni sürecek kalıcı dişlere yer açılması bakımından önem taşır. Yine, kalıcı dişlerin sürmesi sırasında diş etinde oluşan baskı, çevre dokulardaki sinir uçlarını ve çiğneme kaslarını uyarır. Bu şekilde oluşan diş gıcırdatmaları tüm kalıcı dişler sürdüğünde genellikle ortadan kalkar.
Çocuğumun diş gıcırdattığını duyabiliyorum. Acaba başka bir nedeni olabilir mi?
Diş gıcırdatmaya neden olan diğer etkenler arasında çocuğun genel sağlığını ve psikolojisini ilgilendiren durumlar yer alır.
Özellikle reflü, bağırsak paraziti gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları ve sinüzit, alerjik bronşit, astım gibi solunum yolu problemleri de diş gıcırdatmayı tetikleyebilir. 1-3 yaş arasında gözlenen diş gıcırdatmanın nedenlerinin sıklıkla bunlar olduğu düşünülmektedir. Daha büyük çocuklarda ise duygusal stres yaratabilecek faktörler (örn: yeni kardeşin gelmesi, anne-baba arasındaki anlaşmazlıklar, okul yaşamındaki problemler) de diş gıcırdatmaya neden olabilir. Şiddetli ve “yüksek sesle” diş gıcırdatma gözlenen çocuklarda bu etkenlerden söz edilebilir. Özellikle psikolojik problemlerin devam etmesiyle bruksizm ilerleyen yaşlarda çene eklemi problemlerine, yüz, baş ve boyun ağrılarına sebep olmaktadır.
Çocuklarda diş gıcırdatmanın tedavisi var mıdır?
Çok basit olarak anlatmak gerekirse, çocuklarda diş gıcırdatmaya zemin hazırlayan etkenler ortadan kalktığında diş gıcırdatma da önemli ölçüde kaybolur.
Bu açıdan çocuğun diş gıcırdatma sıklığı ve şiddeti, teşhis edilmiş bir sağlık sorununun varlığı, varsa kullandığı ilaçlar hakkında detaylı bilgi alınması etkenin tespiti için önem taşır.
Ağız içi muayene sırasında önceden yapılmış dolgularda yükseklik tespit edildiyse, öncelikle bu dolguların düzeltilmesi gerekir.
Diş gıcırdatmanın var olan sağlık sorunuyla ilişkili olabileceği düşünülüyorsa öncelikle bu sorunun tedavi edilmesi gerekir. Tedaviyle beraber diş gıcırdatma da azalma gösterecektir.
Diş gıcırdatmanın duygusal kaynaklı da olabileceği unutulmamalıdır. Aile çoğu zaman bu psikolojik durumun kaynağını fark etse de çok şiddetli durumlarda aile, psikolojik danışman ve diş hekiminin bir takım halinde çalışması gerekebilir. Bu süre içinde hazırlanacak geçici bir aparey (damaklık) diş gıcırdatmayı engelleyecektir.
Diş gıcırdatma nedeniyle aşınma eğilimi gösteren diş yüzeylerine fluoridli ajanların uygulanması ile korunma sağlanır.
! Düzenli diş hekimi kontrolleri ve erken dönemde yapılan koruyucu uygulamalar ile ilerleyen yaşlarda diş gıcırdatmanın ve sebep olacağı eklem rahatsızlıklarının engellenebileceği unutulmamalıdır.
Süt dişleri ile ilgili genel bilgiler (ne zaman çıkar, kaç tanedir, ne zaman dökülür vb).
İlk süt dişleri 6.ayda sürmeye başlar. Bu süreç bebekten bebeğe değişebilir (3 aylıktan 12 aylığa kadar değişiklik gösterebilir.). Süt dişlerinin çıkması 2,5-3 yaşlarında tamamlanır. Alt ve üst çenede 10’ar adet olmak üzere toplamda 20 adet süt dişi vardır. 6 yaşında karışık dişlenme dönemi başlar. 5- 5,5 yaşlarında alt keserlerin sallanmasıyla değişim süreci başlar. ilk sallanıp düşen bu ön dişler sebebiyle anne babalar diğer süt dişlerinin de birkaç ay ya da yıla kalmadan değişeceğini düşünür. Fakat süt azı dişlerinin değişme yaşı ortalama 10-11 yaş civarındadır. Süt dişlerinin dökülme yaşı çocuktan çocuğa değişebilmektedir.
Doktora ne zaman götürülmesi gerekir?
İlk diş muayenesi ilk diş çıkmasından sonraki 6 ay içerisinde yapılmalıdır. İlk diş muayenesi önemlidir çünkü ailelere bebeğin beslenme şekli, dişlerin nasıl temizlenmesi gerektiği anlatılır. Yanlış beslenme alışkanlıkları sonucu ve süt dişleri nasıl olsa değişeceği düşüncesi ile erken çocukluk çağı çürükleri (biberon çürükleri) oluşmaktadır. İlk muayeneden sonraki düzenli kontrollerle bunların önüne geçilebilmektedir.
Süt dişleri çürükleri
Süt dişlerinde çürük açısından pek çok risk faktörü vardır.
Gece beslenmesi: Emzirme ile başlayan sürecin 18 aydan sonrada özellikle gece devam etmesi süt dişleri için en büyük risktir. Anne sütü bir çok açıdan koruyucu özellik taşımasına rağmen süt dişlerinin çıkmasıyla beraber gece verilen anne sütü erken çocukluk çağı çürüklerinin oluşmasına neden olmaktadır. Çünkü gündüz gerçekleşen ve diş yüzeylerini temizleyen tükürük akışı gece azalmakta dolayısıyla anne sütünün uzun süre diş yüzeyinde kalmasına sebep olmaktadır. Bunun sonucunda süt dişlerinde tebeşirimsi beyaz görüntüyle başlayan ve kırılmalarla devam eden erken çürükler oluşur.
Fırçalamanın çocuğa bırakılması: Motor fonksiyon kabiliyetinin 8-9 yaşlarında oturduğu düşünülürse çocuğun kendi dişlerini temizleyebilmesi mümkün değildir. Kendi başına diş fırçalama kriteri olarak ayakkabı bağlayabilme, kendi saçını temizleyebilme alınabilir. Özellikle gece yatmadan ebeveyn tarafından yapılacak fırçalama önemlidir. Sabahları kendi yapması için fırsat verilebilir.,
Fırçalama bitirildikten sonra yatmadan süt içirilmesi:
Alerjik astım vb sebeplerle kullanılan ağız inhalatörleri: ağızdan uygulanan bu tarz ilaçlar belli oranlarda şeker içerdiğinden çürük oluşmaması için ağız mutlaka suyla çalkanmalıdır.
Abur cubur miktarının ve sıklığının çokluğu ve niteliği Gofret yerine saf çikolata verilmesi, sakız çiğnetilerek ağızda tükürük akışının sağlanması ile azıların çürümesi azaltılabilir. Atıştırmalık olarak kuruyemiş, kuru meyve tercih edilebilir. Atıştırma sıklığı azaltılabilir.
Çürük olunca ne yapmak gerekir?
Diş çürüğü çocuklarda en sık görülen ağız içi rahatsızlığından biridir. Süt dişlerindeki çürükler önlenebilir ve geri dönüşümü olan enfeksiyonlardır. Ancak tedavi edilmediğinde ağrı, apse, yetersiz beslenme, azalmış büyüme ve gelişme, konuşma bozuklukları, erken diş kaybı ve maalesef bazı yaşıtları tarafından sosyal dışlanmayla sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle önlenebilir bir hastalık olan diş çürükleriyle mücadelede koruyucu uygulamalar önem kazanmaktadır.
Bakımı nasıl yapılır?
-İlk diş çıktıktan sonra ebeveynler fırçalamaya başlamalıdır. Çocukların henüz el becerileri yeterli olmadığı için etkili bir fırçalama yapamazlar. Anne baba en az 6-7 yaşına kadar çocukların dişlerini fırçalamalı, sonraki yaşlarda da çocukları fırçalarken izlemelidir.
-Dişler kahvaltıdan sonra ve yatmadan önce, günde 2 kere fırçalanmalıdır.
-Diş hekiminin çocuğun yaş ve ihtiyacına göre belirlediği bir fırça ve macun ile Çocukların yaşına ve özel ihtiyaçlarına göre diş hekiminin belirlediği Uygun boyutta fırça ve fluoridli diş macunu kullanılmalı
Süt dişleri düşmezse ne olur?
Süt dişleri düşmezse sebebi araştırılmalıdır. Eğer tüm dişleri ilgilendiren bir sürme bozukluğu varsa genetik faktörler etkili olabilir ya da hipotiroid, raşitizm gibi bir durum sebebiyle olabilir. Altta sürekli diş germi yoksa diş sürme hareketi olmadığı için süt dişi uzun yıllar ağızda kalabilir. Bazen altta sürekli diş germi bulunduğu halde herhangi bir nedenle retansiyon gösteren ankiloz süt dişleri bulunmaktadır. böyle dişler gelişim duraklaması sonucu okluzal planın aşağısında kalır.